Ana dili İngilizce olanların en kolay öğrendiği dil İsveççe, en zoru Çince ve Türkçe

ABD Dışişleri Bakanlığı, İngilizce konuşan diplomatlar için dilleri öğrenme zorluğunu 24 ila 88 hafta arasında sıralıyor. Zor diller arasında Türkçe, Çince, Arapça ve Korece başı çekiyor. Zorluk, sadece karmaşıklıktan değil, İngilizce’den farklarından kaynaklanıyor. – DEVAMI …


Yabancı bir dili öğrenmenin zorluğu, yalnızca o dilin karmaşıklığından kaynaklanmaz. Diller farklı şekillerde karmaşık olabilir (her ne kadar hepsi bebekler tarafından öğrenilebilir olsa da). Bir dilin zorlu olmasının asıl nedeni, ana dilinizden farklı olmasıdır.

Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanlığı, diplomatlarına öğrettiği dilleri dört kategoriye ayırıyor (bkz. tablo) ve bu dillerin öğrenilmesinin 24 ila 88 hafta sürdüğünü tahmin ediyor. Peki, bir İngilizce konuşanı için bazı dillerin bu kadar zor olmasının altında ne yatıyor?

Yazı Sistemleri: En Büyük Engel Çince

The Economist’in haberine göre birçok öğrenci için akla gelen ilk zorluk yazı sistemidir. Gerçekten de, Bakanlığın “en zor” kategorisindeki hiçbir dil Latin alfabesiyle yazılmıyor. Çince bu konuda öne çıkıyor. Yaygın bir inanışa göre, bir gazete okuyabilmek için yaklaşık 2.000 karakter ezberlemek gerekiyor. Ancak bu tahmin bile eleştiriliyor; 2.000 karakter bilen biri bile neredeyse her satırda tanımadığı karakterlerle karşılaşıyor. Japonca da çoğunlukla Çince karakterlerin bir alt kümesiyle yazılıyor, ancak karakterlerin hem Japonca hem de Çince okunuşları olabiliyor — bu da işi içinden çıkılmaz hâle getiriyor.

Bununla birlikte, yabancı yazı sistemleri her zaman zor değildir. “Zor” kategorisindeki diğer yazı sistemleri oldukça öğrenilebilir. Arapça, yalnızca birkaç düzine harften oluşan alfabetik bir sistemdir. Zorluğu, harflerin kelimedeki konuma göre (başta, ortada, sonda ya da tek başına) biçim değiştirmesi ve kısa ünlülerin yazılmamasıdır. Korece’nin hangul sistemi ise teknik olarak bir hece yazısıdır; her sembol bir sesi değil, bir heceyi temsil eder. Ancak hangul, basitliği ve mantığıyla geniş çapta hayranlık toplar.

Sesler ve Tonlamalar: İngilizce’de Olmayan Zorluklar

Bir dili zorlaştıran ikinci unsur, öğrenenin ana dilinde bulunmayan sesler ve ayrımlardır. İngilizce konuşanlar için Afrika dillerindeki “klik” sesleri veya Kafkas dillerindeki “ejective” sesler (ağız içi basıncın ani salınımıyla üretilir) yenidir. Ancak en az bunlar kadar zor olan, dillerin İngilizce’nin yapmadığı ayrımları yapmasıdır.

Örneğin, Hintçe’de t ve d sesleri “retroflex” (dil geriye kıvrılarak) ya da normal üretilebilir; bu iki farklı harf ve anlam yaratır. “Moti” kelimesi retroflex t ile “şişman, kalın”, normal t ile “inci” anlamına gelir. Mandarin ve Kantonca’da ise tonlar vardır: “Ma” kelimesi düz tonla başka, düşen tonla başka bir anlam taşır. (Mandarin’de dört ton, Kantonca’da ise daha fazla vardır, sayısı tartışmalıdır.)

Kelime Hazinesi: Akrabalık ve Kültürel Mesafe

Söz varlığı da önemlidir. Avrupa dillerinin çoğu ortak bir ataya (proto-Hint-Avrupa dili) sahiptir; bu yüzden kelimeleri arasında benzerlikler bulunur. Örneğin, İngilizce “water” kelimesinin İspanyolca karşılığı “agua”, İtalyanca “acqua” ve İngilizce “aquatic” kelimesiyle bağlantılıdır. Ayrıca Avrupa dilleri yüzyıllar boyunca birbirlerinden ödünç kelimeler almışlardır.

Ancak Avrupa dışındaki diller (örneğin Sami kökenli Arapça ya da Çin-Tibet kökenli Çince), hem genetik açıdan bu ortaklığa sahip değildir hem de kültürel olarak Avrupa’dan daha uzakta oldukları için Avrupa kökenli kelimeleri çok daha az barındırır.

Dilbilgisi: Asıl Mücadele Alanı

Zorlayıcı dilbilgisi denilince çoğu insan, kelimelerin cümledeki görevine göre değişen uzun ek listelerini düşünür. Bu durum Arapça’da sıkça görülür; bu değişiklikler önek, sonek ya da kelimenin ortasına eklenen ünlü ve ünsüzlerle yapılabilir. Bu özellik, Arapça’nın zorluğunun en önemli nedenidir.

Mandarin’de ise hemen hiç çekim yoktur. Dilbilgisi aynı zamanda, ana dilinizin yapmadığı ayrımları yapması ölçüsünde de zordur. Örneğin Arapça’da, fiiller tekil ve çoğulun yanında “ikilik” (dual) biçime de sahiptir — yani özne iki kişi ya da nesne olduğunda farklı çekim kullanılır. Bazı dillerde ise fiil sonuna, konuşanın bilginin doğruluğunu nasıl bildiğini belirten bir ek gelir.

Sonuç: Farklı Kombinasyonlarda Zorluk

Bir dilin genel zorluğu, yazı sistemi, sesler, kelimeler ve dilbilgisinin zorluklarının toplamı olarak görülebilir. Bu bileşenler farklı oranlarda karşımıza çıkar: Bir Çin dili profesörü, bu dili yazması en zor ama konuşması en kolay dil olarak tanımlamıştır.

Eğer sadece eğlence için bir dil öğrenmek istiyorsanız, İsveççe ile başlayın. Eğer kısa sürede çok dil öğrenmek istiyorsanız, Avrupa’da kalın. Ama gerçekten etkilemek istiyorsanız, beyninizi zorlayarak Kantonca veya Korece öğrenmek sizi bir “dil Ironman’i” yapacaktır.


İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*


Time limit is exhausted. Please reload CAPTCHA.