
Bu yenilikçi otonom araç, tıpkı bir Transformer gibi, karayolunda devasa yükleri taşıdıktan sonra, saniyeler içinde raylara geçerek yolculuğuna bambaşka bir boyutta devam edebiliyor. Bu sıra dışı yetenek, şu sıralar Kaliforniya’nın tarihi Skunk Train demiryolu hattında nefes kesen testlere tabi tutuluyor.
Glid Technologies’in bu iddialı projesinin arkasında yatan vizyon ise oldukça çarpıcı: Atıl durumdaki demiryolu altyapısını yeniden canlandırmak ve kırsal bölgelerdeki lojistik süreçlerini daha çevreci ve kolay erişilebilir kılmak. Tamamen elektrikle çalışan ve sürücüye ihtiyaç duymayan “Glider” adlı bu futuristik araç, ilk sınavını 64 kilometrelik Mendocino Railway koridorunda verecek.
Peki, bu “iki tekerlekli canavar” neler yapabiliyor? Karayolunda 36 tonluk yarı römorkları rahatlıkla çekebilen Glider, raylara geçtiğinde ise adeta bir yarışçıya dönüşüyor ve saatte 129 kilometre hıza ulaşabiliyor! Üstelik uzaktan da kontrol edilebilen bu akıllı araçlar, merkezi bir ağ üzerinden yönetiliyor ve sürücü kabinine ihtiyaç duymuyor. Otomatik bağlantı sistemi sayesinde römorklara adeta sihirli bir dokunuşla entegre olabiliyor.
Glid’in sürprizleri bununla da bitmiyor! Şirket, dizel ve biyo-yakıt hibrit sistemiyle çalışan, sürücülü bir versiyon olan GliderM Alpha modelini de tanıttı. Bu modelin de aynı tarihi hatta görev alması planlanıyor. İlk etapta madencilik ürünleri, tarım mahsulleri, atık yönetimi ve askeri teçhizat taşımacılığı gibi özel sektör ve kamuya yönelik lojistik operasyonlarına odaklanılacak.
Henüz bu devrim niteliğindeki araçların seri üretim veya yaygın saha testlerine ait görseller paylaşılmamış olsa da, Glid’in şimdiden bir taşımacılık firmasıyla heyecan verici bir satın alma anlaşmasına imza attığı belirtiliyor.
Görünüşe göre taşımacılık sektörü, Glid Technologies sayesinde hem karada hem de demiryolunda yepyeni bir çağa adım atıyor! Bu “iki yönlü” harika araçların gelecekte lojistik dünyasını nasıl şekillendireceğini merakla bekliyoruz.
İlk yorum yapan olun